Zaman

Gecenin bir vakti annesi küçük Mira'yı tatlı uykusundan uyandırmıştı. 

“Mira hadi aç gözlerini canım, hemen yola çıkmamız gerekiyor, zamanımız yok.” 

Evdeki herkeste bir telaş, babası ve annesi ise üzgündü. Ne olup bittiğine bir anlam veremeyen Mira arabada annesinin kucağında tekrar uykuya dalmıştı. 

Birden babasının sesiyle irkildi. Babası amcasıyla konuşuyordu. 

“Zamanla acın diner, herkes babasını kaybediyor abi, biraz daha sakin olmalısın.” 

“Cenazeye geç kalıyoruz.” dedi annesi. 

Herkes bir zamandan ve bir yerlere yetişmekten söz ediyordu. Mira’nın dikkatini çekmişti bu konuşma. 

Memlekete vardıklarında dedesinin cenaze namazı kılınacaktı. Herkes birbirine hadi zaman kaybetmeden orada olmalıyız namaza yetişmemiz gerekiyor diyordu. Nedir ki bu zaman? Çok kıymetli bir şey galiba, çok önemli diye düşünmeye başladı. 

Küçük zihniyle derinlere dalmıştı. O sırada başka insanların da, “Evet zamanı dolmuştu, süresi bitti Mustafa amcanın. Herkesin bir zamanı, süresi var, herkes aynı yoldan geçecek.” dediklerini duydu.

Bunları duyan Mira, “Benim de bir zamanım var demek ki.” dedi. “Ben çok zenginim çünkü daha küçüğüm ve çok zamanım var.” diye düşündü. 

Geçen yıllar Mira'ya zamanı unutturmuştu. 

Büyümüş okulunu bitirmiş ve evlenmişti ama mutlu değildi. Tam ayrılmayı düşünürken 

Annesi:

“Bence zamana bırakmalısın Mira, kocana biraz zaman tanı.” deyince evet zaman dedi ve apar topar eve geri geldi. Kapıda karşılaştığı eşiyle içeri birlikte girdiler. Mira “Aç mısın?” diye sordu. Eşi “Hayır daha önemli bir şey var, bunu konuşmanın zamanı geldi.” dedi. Mira “Sanırım o da zamanın ne kadar iyi geleceğini anladı” dedi içinden ve tebessüm etti. 

“Evet, konuşalım tabi, bence de zamanı geldi.”

“Ayrılalım Mira, biz artık anlaşamıyoruz.” dedi adam. 

Mira buz kesilmişti. Zihninde iki zaman dilimi arasında kaldı bir an. 

Bir zaman vardı ki; birleştiren. 

Bir zaman vardı ki; ayrıştıran. 

Hangisini seçmeliydi? 

Doğru olan neydi? 

İnsan zamanı nasıl ölçmeliydi? 

Mira'nın kavuşmak istediğinden diğerinin bu kadar kurtulma isteği varken. 

Biri aldatıldığını bile bile zamana bırakmak istiyor. Diğeri onu hatalarıyla bile seven birinden zaman kaybetmeden kurtulmak istiyor. 

Neydi bu zaman karmaşasının sebebi? 

Oysa aynı zamanda, aynı zaman dilimini kullanıyorlardı. 

Onları birbirinden ayıran ve farklı kılan tek şey zamanla ilgili yaptıkları seçimlerdi aslında. 

İnsanoğlu seçim hakkı olan bir canlı ve seçimleri onu farklı yerlere taşır. Aynı zamanda olsak bile birbirimizden farklı hayatlar yaşıyor olabiliriz. 

Kimi seçimleriyle başarıya ulaşırken, kimi aynı seçimle başarısız olur.

Peki ya etrafımızdaki seçim hakkı olmayan canlılar?

Hayatın içerisinde yüzlerce canlı, insanoğlu ile birlikte bir zaman dilimi içerisinde varlığını sürdürüyor. 

Bir tırtılın, kelebek olması için bir zamanı var. 

Bir civcivin, yumurtadan çıkması için bir zamanı var. 

Yazın, kışa dönmesi için bir zamanı var. 

Gecenin, gündüz olması için bir zamanı. 

Her şeyin bir zamanı var ama bu zaman dilimi içerisinde bunların olabilmesi için uyulması gereken kurallar da var. 

Yoksa biz o kuralları bilmediğimiz için mi zorlanıyoruz? 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; 

Her şey başladığı yere döner ama başladığı gibi değil. 

Her şeyin bir zamanı var… 

Zaman varsa insana verilmiş bir süre var… 

Süre varsa, bunun bir hesaplaması da var.. 

Bu hayatta geri alamadığımız tek şey zamandır. Her şeyin tasarrufu yapılabilir ama zamanın yapılamaz. Şuradan bir kaç yıl alayım 50 yaşından sonra kullanırım diyemiyoruz. Zaman kaybetmeden zamanın kıymetini bilmek gerekiyor. 

Zamanı doğru şekilde nasıl kullanırız? 

Zaman her yerde işliyor. Sınırsız sansak bile her yerde karşımıza çıkıyor. 

“Üniversite sınavı, zamanında teslim etmemiz lazım.”

“İş görüşmesi, zamanında orada olmam lazım.” 

“İlk buluşma, zamanında hazırlanmalıyım.”

“İlaçları zamanında almalıyım.”

“Zamanında çok yanlış yaptım. “

“Beni seviyor musun? Her zaman. “

“Beni hiçbir zaman sevmedi ki…”

“Her zaman geç kalıyor. “

İşte her gün kullandığımız bir kaç zaman cümlesi… 

Tüm dünyayı verip bir dakikasını bile geri alamadığımız zamanı nasıl kullanıyoruz? 

Peki, hiç düşündük mü bizim ne kadar zamanımız var?

Doğru davranmadıktan, mutlu olamadıktan sonra evli veya bekâr olduğumuzun ne önemi var?

Sonunda bitecek bir sürede kim benden daha başarılı olmuş, bana ne faydası var? Benim her şeyde sınırlı bir sürem varken… 

Kim beni geçti? 

Kim daha iyi bir anne oldu? 

İnsanın yaşadığı hayatı andan ibaret olarak düşünmesi ve oraya sığdırmaya çalışması ne acı…

Ondan öncesi ve sonrası da varken…

Hepimiz aynı zamanda, aynı yerde olacakken… 

Aldananın da, aldatanın da…

Haksızlık yapanın da, haksızlığa uğrayanın da…

O zaman anlıyorsun ki, mesele zamanı tamamlamak değil;

Onu nasıl tamamladığın…

 *****

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.

*****