Öne Çıkan Yayın

Başarı Psikolojisi - DTÖ Seminerler

Dünyanın Merkezinde Buluşalım

 

“Akşam haberlerinde eskiden dünyadan gelişmeler gösterilirdi. Şimdi ise WhatsApp ihbar hattından gönderilen bireysel kötü haberlerle dolu.” diye geçirdi içinden Semih. “Herkes muhabir oldu arkadaş(!). Kanalların da işine geldi, milletin yayıncılık hevesi.” Elinde kumandayla, biraz üzülüp vicdanını rahatlatacağı Afrika manzaraları arıyordu. Aç birkaç çocuk, el koyulan yardım konvoyu, hiç olmadı çatışmadan kaçan birkaç göçmen…

Çocukken annesinin dibinde izlemişti “Kara kıta” ya devasa yardım konserlerini. Dünya nüfusunun ortalamasına kıyasla zor durumdaki herkes yardıma muhtaç, diye inanırdı. Soyu tükenmekte olan hayvanlar, hatta okyanuslar, ormanlar… Gençliğinde dev bir sondaj gemisine çıkarma yapmıştı. Üstüne spreyle “katil” diye yazmışlardı, “mavi-barış”çı arkadaşlarıyla.

Karısı mutfaktan bağırdı, “Ben de deli gibi çalıştım bugün, bırak şu televizyonu da biraz yardım et!” Eve gelirken kovada acılı tavuk parçaları almıştı. Şimdi yanına bari bir salata koyma derdindeydi kadın. Semih de yorgundu anlaşılan: “Zorsa doğramayıver şu marulları, çiğ köfte gibi sarıveririz kanatları.”

Mutfağa giderken kızının odasından geçiliyordu. Alnını yatağının başlığına dayamış, başını dinlendiriyordu kız. Telefona bakıyordu çünkü; formasını bile çıkarmadığına göre iki buçuk saatten beri bu haldeydi. Gözü koridordaki çöp torbasına ilişti, iki gündür çıkarmaya üşenmişlerdi. Defalarca söylemişti karısı kapıcıya “Biz eve 19:15'ten önce gelemiyoruz, biraz geç toplasan şunları!” Kendine acıdı birden Semih, dünyayı kurtarma isteği iyice solmuştu ama “evimin çöpünü de atamayacaksam…” diye hayıflandı. Ne şirkette övünebileceği bir katkısı olmuştu, ne de çok parlak bir aile tablosu çizebilmişti. İdealleri çoktu ama… 

“Böyle oluyor demek ki bu işler. İstiyorsun, hevesleniyorsun, hayat geliyor başına farkında olmadan ve püf, sen de diğerleri gibi oluvermişsin, edilgen ve neşesiz. Ama hep böyle değildi sanki; bir zamanlar gençler daha heyecanlı ve meraklıydı. Yaşlılar daha olgundu ve bilgece gülümserdi bazısı. Kadın-erkek daha çok birbiriyle; kızsalar da sevseler de daha dip dibeydi anne baba; aynı takımda olduklarını anlardı herkes.” Bu düşüncelere dalmışken annesi üçüncü kere sofraya çağırdı kızı. Kafasını mutfak kapısından uzatıp, “Siz gelmeden hamburger söylemiştim, aç değilim.” dedi. Anne tekrar tabletteki dizisine döndü kulaklığını takıp; iki kanat-dürüm anca yiyebilmişti. İlk defa karısının sol kaşının sağdakinden aşağıda olduğunu fark etti; üç tel de saçı beyazlamıştı önlerde, garip şekilde hoşuna gitti. “Sanki birlikte tükeniyoruz ama hayatı birlikte tüketmiyoruz.” diye geçirdi içinden, sonra da “bu cümleyi yazmalıyım” halbuki yazıp ne yapacaktı, ne bir okuyucusu, ne dinleyicisi vardı şu an; oysa okul gazetesinin en aktivist yazarıydı üniversitede.

Dünyanın Merkezi diye bir köşeleri vardı; kurtarılacak, özgürleştirilecek, yardım götürülecek topraklara dair.

Ev çok sessizdi, kız da onlar gibi çok yoruluyordu, üstüne gitmemek lazımdı. Hafta içi hem okul hem etüt, hafta sonu hem yabancı dil hem keman kursu vardı. Babası en az 3 dil bilsin istiyordu; “global bir kafası olsun, ileride nerede yaşamak istiyorsa orada kursun hayatını.” Annesi müziği, sanatı hep sevmişti ama kendi bu alanda bir beceri edinememişti; “bari kızım yapsın, üniversiteyi kazanamazsa müzisyen olur.” diyordu. Kapı çalınca hepsi irkildi; çünkü bu siteye taşınalı 2 hafta olmuştu; arkadaşlar, akrabalar da aramadan gelmezdi eve, neredeyse hiç gelmezdi. Semih 2. zilde kalkıp açtı; alt komşu hoş geldinize gelmişti, kadının elinde bir tepsi kek. Küçük kızlarının çilekli çorapları tokasıyla çok uyumlu, adamın ağzı kulaklarında, el örgüsü süveteri sütlü kahve. Semih’in babası da giyerdi böyle bir şey, eskise de attıramamışlardı. En sonunda söküp kaşkoluna ikinci renk yapmıştı annesi; neredeydi acaba o kaşkol?

-      Buyurun?

-      Geçen gün otoparkta ayaküstü konuşmuştuk. Işıkları yanıyor dedi Zeliha, çıkalım dedim 5 dakika.

-      Hoş geldiniz. 

-      Teşekkürler.

Şaşkınlığını saklamaya çalışarak salona aldı komşuları, bir yandan mutfaktaki karısına kaş göz işareti yaptı, kızına seslendi “bak arkadaş gelmiş.” Sipariş verdikleri mobilya özel üretimdi o yüzden hala gelmemişti koltukların ikisi. Küçük kız ayakta kalanlara sandalye çekti hemen, kendisi de bağdaş kurup halıya oturuverdi. İlk defa misafirliğe gitmiş gibi gözlerinin içi gülüyordu. “Taşınmak zordur, var mı bir şeye ihtiyacınız?” diye sordu adam. Semih ile aynı yaşlarda görünüyordu ama babacandı, süveteri gibi. “Zor olmaz mı, hele şu devirde, çok da borca girdik.” diye atıldı karısı. Semih ekledi: “ama uyanıkken 3-4 saat anca geçiriyoruz evde, üzülüyor insan.”

Kadın kekle çayın ikramına yardım etti, hareketli ve neşeliydi; “bu saatte bu enerjiyi nereden buluyor ki?” diye düşündü ev sahibesi. Tezgahtarlar dışında yabancılarla konuşmayalı aylar olmuştu.

Geldikleri gibi canlı ve güler yüzlü gitti komşular. Merdivenleri inerlerken izledi Semih. Kendi aralarında şakalaşmaya devam ediyorlardı. Aile bu mu demekti acaba? Unuttuğu bir şeyleri hatırlamış gibi hissetti. Tanıdık ama özlenmiş bir eminlik hissi kapladı göğsünü. Her şey olduğu gibi olmak zorunda değildi. İhtimaller vardı hayatta ve kurtarılacak önce kendisiyle etrafındakilerdi. O kapıyı kapatırken “çayı ısıtayım mı?” diye seslendi karısı. Gülümsedi “olur” derken, epeydir yapmadığı gibi, uzun uzun.

Dünyanın merkezi insanın eviydi, ailesiydi; nilüfer gibi buradan başlıyordu açmaya ve çelenklerini üst üste, katmer katmer yaymaya. Kendi kendini temizliyor, akşam bir daire gibi kapanıyordu. İyilik de buradan başlıyordu, barış da, yardım da...

Tekrar açtı kapıyı Semih: “hayatım çöpü bırakıp geliyorum.”

 *****

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.

*****

 

Yorumlar

  1. Aile içindeki güven, eminlik, samimiyet... İnsana daha iyi gelen bir şey olamaz herhalde...

    YanıtlaSil
  2. İçim ısındı okurken, komşu aileyi düşünürken...

    YanıtlaSil
  3. o süveter ne anlamlar içeriyor, bir kültür, bir emek, bir kale... Geçmişe gittim komşular gelince...

    YanıtlaSil
  4. Sonunu tüylerim urpererek okudum, çok içten çok samimi bir dille anlatılmış. Ellerinize sağlık. Adamı yakından kendimmis gibi hissedebildim...

    YanıtlaSil
  5. "Sanki birlikte tükeniyoruz ama hayatı birlikte tüketmiyoruz.” Çok güzel bir tespit günümüz için. Kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  6. Ağzınıza sağlık, evden çıkarken kenardaki çöpe bakarken okudum yazıyı :) bir şeyleri toparlamaya kıyıda köşede bıraktıklarımızla başlamalıyız hakikaten :)

    YanıtlaSil
  7. Hayatın içinde farkedemeyip kaçırdığımız onca güzellik varken... Mutluluğu bulumama sebebimiz doğru yerlere bakmıyor olmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?

    YanıtlaSil
  8. Aynı evde yaşayan ama aile olamayan hayatlara her an şahit oluyoruz. Herkes ayrı bir hayat yaşıyor aynı evinde içinde. Kalpleri de ayrık birbirinden aslında... Tam günümüzün özeti olmuş. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Kalemine sağlık ;)

    YanıtlaSil
  10. Ev taşıdığımızda dalgınlıkla yanlış katta inmiştim. Bu sayede bir komşumuzla tanıştım. Ayaküstü biraz konuştuk ve bir ihtiyacınız var mı sakın çekinmeyin. Yumurta bile olsa dedi. Gerçekten aile olmak, komşu olmak o kadar önemli ve yitirdiğimiz değerler ki! Normal olarak yaşadığımız şeyler şimdi karşılaştığımızda anormal birşeymiş gibi geliyor ve şaşırıyoruz. O kadar az kaldı ki. Artmasını umut ediyorum ve elinize sağlık🌷

    YanıtlaSil
  11. O kadar içten o kadar samimi dille yazılmışki, tebessümle okudum

    YanıtlaSil
  12. tuğçe doğan17 Ekim 2022 19:54

    Hayatta samimiyeti bulmak, fark etmek bu kadar basitken bu kadar zorlaştırmamız neden?

    YanıtlaSil
  13. Sanki birlikte tükeniyoruz ama hayatı birlikte tüketmiyoruz. Aile olmayı ne kadar güzel anlatan bir makale olmuş, dokunaklı.. emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  14. Unuttuğum birçok duyguyu tekrar hatırladım sıcacık, samimi sevecen içten.
    Nerede o eski komşuluk evler aynı komşular aynı bozulan benim belki de. Zaman değişti diyoruz ya zaman da aynı... insanlar artık o eski insanlar değil o yüzden o eski komşuluklar da yok o eski ramazanlarda.

    YanıtlaSil
  15. Mutluluğu uzakta aramaya gerek yok aslında, elimizdekilerin değerini bilsek yeter

    YanıtlaSil
  16. Ne güzel ve anlamli bir yazi.. elinize saglik 🍀

    YanıtlaSil
  17. Ailelerin ilişkilerini ne kadar önemli oldunu örneğidir.Her birimizin ailesi çok değerli ve önemli bizim için önem verdimiz ailemizdeki her birey birlikte yaşarken hayatlarimizda neler oluyor değişiyor ferketmiyoruz bile,işlerimiz ve başka her türlü sorunlarla ilgilenirsen,aslında her aile bir dünya, hayatımızın bizim için değerli olan ailemizin yeri geldinde ailemiz kadar bize yakın olabilecek komşuluk iliskilerimizi bize hatırlatıyor bu güzel samimi sıcak yazı.

    YanıtlaSil
  18. Insana zorluklar verilirken, aşabileceği beceri ve yeteneklerde verilirmiş. O beceri ve yetenekleri çok uzaklarda değilde kullanmaya önce kendimizden ve ailemizden başlamalıymışız. Tanıklık ettiklerimizi doğru yorumlayabilmek için; görebilecek göz, duyabilecek kulak, anlayabilecek akıl lazım önce... Farkındalığımız daim, değiştirmek istediklerimiz de değistirecek cesaret, sabır ve süreklilik bizimle olsun 🙏

    YanıtlaSil
  19. Bazen hayatı fark etmeden yaşıyoruz ne yazıkki

    YanıtlaSil
  20. Aile "Toplumun en küçük yapıtaşı" . Bu kadar mı gerçekten? Aile olmak ne demek? Şu günlerde ne kadar aile olabiliyoruz? Ne güzel anlatmışsınız...

    YanıtlaSil
  21. Elimizin altındaki değerin kıymetini bilmeliyiz. Çok güzel bir anlatım.

    YanıtlaSil
  22. Yaşadığımız, yaşayamadığımız hayatı ne güzel anlatmış. Azıcık yaşadığımız şu ömürde neden mutlu olamıyoruz ki? Yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  23. Bazen en yakınlarımız en uzak en uzaklarımız da en yakınımız olabiliyor.
    Eskiden aile birliğine çok daha önem verilirdi. hep beraber kahvaltı yapmak hep beraber akşam yemeği yemek herkes birbirini bekler. evde bir şey piştimi hemen komşuya verilir.
    Çok önemli şeyler değil bunlar. Ama şimdi Her şey daha farklı. herkes daha bireysel. Ailenin önemi komşunun önemi gerçekten hatırlanması ve unutulmaması gereken şeyler.

    YanıtlaSil
  24. BÜŞRA TEKELİ19 Ekim 2022 17:13

    Ne kadar da modern dunya aileleri uzerine bir yazi olmuş. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  25. Özlenenlerin çok da uzak olmadığını tekrar tekrar gösteren bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  26. Sanki birlikte tükeniyoruz ama hayatı birlikte tüketmiyoruz… ama anca 3-4 saat oturtabiliyoruz… her paragrafında ayrı anlamlar.. yüreğe dokunan içimizi ısıtan bir yazı olmuş.. kaleminize sağlık 🌱

    YanıtlaSil
  27. Neşeli ve canlı olmak zor ama kapıları açan bir anahtar😊

    YanıtlaSil
  28. Dünyanın merkezi insanın eviydi, ailesiydi; inşallah bunu unutmadan uygun bir şekilde yaşarım

    YanıtlaSil
  29. Gerçekten çok güzel ifade edilmiş günümüzün şartları. Aile öyle çok şey yapmaktan önce, birlikte bir şeyler yapmakla başlar...
    Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  30. Aydınlanma yaşadığımız anlari çok seviyorum hee demek böyleymiş diyoruz ya çok seviyorum. Bu yazıda da o kısım çok hoşuma gitti yaşattı o hissi yeniden çok güzeldi...

    YanıtlaSil
  31. Ailede huzur, bu zamanlarda ne çok aranıyor... Huzuru bulunlardan olmak duasıyla

    YanıtlaSil
  32. Anlamını bilmeden olmuyor işte. Aile nedir bilmeden aile, komşu nedir bilmeden komşu olunmuyor.

    YanıtlaSil
  33. Hayatın çok içinden tanıdık sahneleri içeren bu yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  34. Aile olabilmek ihtiyacımız olan şey. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  35. Samimi yazı emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  36. Ne kadar sıcak bir anlatım... Aile olmanın ne kadar kıymetli birşey olduğunu yeniden hissettirdi..

    YanıtlaSil
  37. Aile olmak, merkezine kime neyi nasıl aldığını biliyor olmak ne kadar önemli

    YanıtlaSil

Yorum Gönder