Öne Çıkan Yayın

Başarı Psikolojisi - DTÖ Seminerler

Zor Görünen Mi Kolay, Kolay Görünen Mi Zor?

 

“Bak kızım, yaşın ilerleyince çok pişman olacaksın evlenmediğine...” 

Zeynep’in annesi başlamıştı yine güncel konuşmasına. Neymiş, annesinin arkadaşının görümcesinin küçük kayınbiraderiyle tanışmayı kabul etmemiş! 

-  “Anne, bunca senedir arkadaşın; sen bile tanışmamışsın arkadaşının görümcesinin küçük kayınbiraderiyle, şimdi ben istemiyorum diye bana mı kızıyorsun?” 

-   “Ben ne zaman sana laf yetiştirebildim ki, şimdi yetiştireyim? Anca çenen çalışsın. Zaten bu çeneyle evlensen de yapamazsın.”

-    “Ben de onu diyorum, istemiyorum evlenmek diyorum...”

-    “Şimdi istemiyorsun, istediğin zaman da çok geç olmaz umarım!”

Zeynep ve annesinin sıradan diyaloglarından biriydi. Anne kızını evlenmek üzere biriyle tanışmaya ikna etmeye çalışıyor, bir türlü edemiyordu... Her şeye takılıyor, diyordu annesi. Biri buluşmaya hırkayla gelmiş, biri kısa kollu gömlek giymiş, birinin boyu kısaymış, birinin pantolonunun paçası kısaymış... Nasıl birini beğenip de evlenecek bu kız, diye üzülüyordu.

Zeynep otuzuna yaklaşmış, iyi bir eğitime, başarılı bir işe, ortalamanın üzerinde bir güzelliğe sahip biri olarak, bu yaştan sonra görücü usulü tanışmayı kendisine yakıştırmıyordu. Daha genç yaşlarda birkaç kez kabul etmiş fakat kıyafete, görselliğe fazla takılmıştı. Evlenmeyi istemiyor değildi aslında, çok da istiyordu fakat isteyip de evlenememiş olmayı da başarısızlık olarak gördüğü için istemiyormuş gibi davranıyordu.

İlişkilerinin hep hüsranla sonuçlanması bu davranış stilini ustalaştırmasına sebep olmuştu. “Evlenmek istemediği için evlenmeyen kız” olmak daha kolaydı. Evli arkadaşlarına bakıp “Bunlar da ne kadar meraklıymış bir erkeğe kendilerini beğendirmeye... Ben öyle olamam, beni olduğum gibi kabul ederlerse etsinler, yoksa kimse için değişemem.” diyordu.

Vaktinde evine gitmek, evin düzenini sağlamak, yemek yapmak, başka birinin kıyafetlerini yıkayıp ütülemek, hiç tanımadığı bir kadına sırf kocasının annesi diye seviyormuş gibi davranmak (sevmeyeceğine emin!) hiç ona göre değildi. “Bunları yapması kolay, zor olan kendi ayakları üzerinde durabilen kadın olmak. Benim kadar güçlü olmayı göze alamadıkları için evleniyorlar.” diyordu. 

Üstelik arkadaşlarının çoğu kendisi gibi çalışan insanlardı. Kimsenin işi daha kolay değildi. Bir insanı yeri geldiğinde idare edebiliyor olmak, senelerce yalnız kendi derdiyle uğraşmışken, başkasının derdine ortak olabilmek, başarısı için destek vermek, çocuk sahibi olunca kat be kat artan zorlukların üstesinden gelmeye çalışmak... Hiçbirinin zorluğunu görmüyor, işin kolayını seçtiler diye arkadaşlarını küçümsüyordu.

Oysa aile olmak bunları gerektiriyordu. Kendi isteklerini geri planda tutabilmeyi, ailenin ihtiyaçlarına öncelik verebilmeyi, birlikte olduğu insanın her hatasını yüzüne vurmamayı, birlikte gelişmeyi, aynı yöne bakıp aynı hedefler için bedel ödemeyi göze almadan aile olunamıyordu. Hala bekârlığında olduğu gibi davranan arkadaşlarının evliliklerinde de başarılı olamadıklarını görüyordu. 

İnsan bir seçim yaptığında aslında bir sürü şeyden de vazgeçer. Bir yol seçtiğinde, diğer yollardan vazgeçmiş olur. Hem o yolu seçeyim, hem diğer yollara da gideyim diyen kişi bir dolambacın içinde kaybolur durur. Ne istediğini bilmeyen, hedefini belirleyememiş kişi annesinin söylediğine takılır, orada oyalanır; komşusunun bakışına takılır, orada oylanır;  birinin giyimine takılır, orada oyalanır, derken bir bakar ki yıllar geçmiş, hiç yol alamamış. Bu sefer de yol alanlara takılır...

Hedefi olan insan ise hayattaki problemlerini de seçmiş demektir. Neyi dert edip, neyi etmeyeceğini bilir. Gördüğü her olumsuzluğa takılıp vaktini ve enerjisini harcamaz. 

Yola “bir bakayım, yol nereye götürürse” diye çıkan kişi, çay içtiği yerdeki sallanan masayı da dert eder, yol üstü restoranındaki garsonu da, yola atılmış bir çöpü de... Oysa ulaşmak istediği bir yeri olan kişi, çayını içer, yemeğini yer, çöpü kaldırır ve yoluna devam eder. 

Zeynep bir yerde haklıydı aslında; arkadaşları hedeflerini belirlemişler ve hedefleri uğruna bedel ödemeyi göze almışlardı. Bu, işin kazançlı ve nispeten kolay olanıydı. 

Zor olan ise insanın sadece istekleri olup, hedefinin olmaması ve sürekli kendisine fayda sağlamayacak problemlerle uğraşmasıydı.

 *****

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.

*****

 

Yorumlar

  1. İnsanın hayattaki problemlerini seçebilmesi ne büyük bir konfor...

    YanıtlaSil
  2. İnsanın kendini tanıması için egosuyla olan savaşı... Evet problemi kendimiz belirlemek ne güzel bir söz

    YanıtlaSil
  3. Güzel tespit yapmışsınız elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Hayatımıza faydayı alabilmek dileğiyle, yüreğinize sağlık…

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir yazı olmuş gönlünüze sağlık

    YanıtlaSil
  6. Acaba hayatı çocuklarımız için çok mu kolaylaştırdık? Konfor alanından çıkmak mı istemiyorlar? Eskiden görücü usulü ile evlenenler ömür boyu birlikte aile oluyorlardı. Şimdi ise...
    Kaleminize sağlık, güzel bir yazı olmuş. Yanlışlarımızı gösterdiğiniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Evlenmek istemediği için evlenmeyen kız olmak :)) heralde bir çoğumuzun yaptığı şeydi. Hakikaten Zeynep gibi yaşayıp daha sonra aile olan birisi olarak tüm yazıya katılıyorum… Hangisi daha zor :)

    YanıtlaSil
  8. Hayrımızda sebepleri oluşturmalı ve bedeller ödemeli. Hedefimiz olsun

    YanıtlaSil
  9. Zor olan ise insanın sadece istekleri olup, hedefinin olmaması ve sürekli kendisine fayda sağlamayacak problemlerle uğraşmasıydı.💐💐💐

    YanıtlaSil
  10. Üzerine çok düşünülebilir... Neyim, neyi dert ediyorum; Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Her şeyi dert etmek istemiyorum, sadece beni geliştirecek dertlerim olsun lütfen 🙏

    YanıtlaSil
  12. Mesele insanın hedefine uygun bedeller ödemesi.. yüreğinize sağlık güzel bir yazı olmuş,

    YanıtlaSil
  13. Çok net..yazanın eline sağlık

    YanıtlaSil
  14. Annesinin arkadaşının görümcesinin küçük kayınbiraderine çok güldüm 😂

    YanıtlaSil
  15. Hedefsiz insan oyalinip duruyormuş hemde zor şeylerle...
    Ellerinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  16. Hedefsiz insan da dümensiz gemi gibi rüzgar nereden eserse oraya savrulur. Hayat bizden o bedelleri bir şekilde alıyor. O yüzden insanın kendi problemini seçip o doğrultuda bedeller ödemesi insana verilmiş ne büyük bir nimet. Seçim hakkını iyi kullanabilmesi çok önemli. Teşekkürler 🌷

    YanıtlaSil
  17. Her yerde olmaya çalışmak hiçbir yerde olamamak gerçekten

    YanıtlaSil
  18. Problemsiz hayat yok problemi ya seçersin ya da oyalanır durursun. Kaleminize ve yüreğinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  19. Kaçarak hayati yasayamazsin. İnsan problemsiz yaşayabileceğini zannetmesi 😌

    YanıtlaSil
  20. Okurken hayatımın bir kısmında yaptıklarım aklıma geldi. Kendimi yıprattım hedefsiz. İnşallah daha çok aydinlanacagim yazılar blogunuzda okuruz🤍

    YanıtlaSil
  21. İnsanın bir amacı olmalı,
    Amacına uygun hedefi olmalı,
    Hedefine uygun bedeller ödemeli,
    O bedelleri ödeyecek güce sahip olmalı,
    Güçlenmek için harekete geçmeli,
    Kaleminize sağlık....

    YanıtlaSil
  22. Hedefi olmayan bir gemi savrulur, limana ulaşamaz, çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  23. Başarılı ve mutlu olma amacında doğru ilişkiler kurmak umuduyla…

    YanıtlaSil
  24. Çok etkileyici bir yazı olmus. Elbette insanın istemesinde sorun yok bedeline razı olmayınca sorun başliyor. O zaman hedeflerine ulaşmak için çaba sarfetmek yerine hedei yokmuş gibi davranıyor. Çok acı

    YanıtlaSil
  25. Ödül ve ceza ne... başarı ve karşılığının ne olduğunu yeniden tanimlattiniz teşekkürler...

    YanıtlaSil
  26. “bir bakayım, yol nereye götürürse” diye çıkan kişi, çay içtiği yerdeki sallanan masayı da dert eder, yol üstü restoranındaki garsonu da, yola atılmış bir çöpü de... Oysa ulaşmak istediği bir yeri olan kişi, çayını içer, yemeğini yer, çöpü kaldırır ve yoluna devam eder. çok iyi, samimi...

    YanıtlaSil
  27. her seçim zıttında olan herşeyden de vazgeçmek anlamına geliyor

    YanıtlaSil
  28. Hala karar veremediğim için bekarım sanırım, zor görünen mi kolay yoksa kolay gibi görünen mi zor :(

    YanıtlaSil
  29. Hedef doğrultusunda hareket etmenin ne demek olduğu ne de güzel farkındalık oluşturularak anlatılmış. Yazarın eline, emeğine sağlık... çok güzel bir yazı. umarım

    YanıtlaSil
  30. Aynı yöne bakıp aynı hedefler için bedel ödemeyi göze almadan aile olunamıyordu.

    Çok güzel ifade edilmiş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder