Kim Çözsün

İri kahverengi gözleri, tombul yanakları olan sevimli bir çocuktu Emir. Fakat o kahverengi gözlerinde bir farklılık vardı, Emir üzgündü… Üzüntüsünü gören annesi Emir’e sordu:

-      Neden üzgünsün oğlum, bir şey mi oldu?

-      Bugün okulda maç yaptık, yine bütün golleri Eren attı. Nasıl çalım atıyor anne görmelisin ama ben hiç oynayamıyorum. Bana pas bile atmıyorlar... İstemiyorlar beni oyunlarında...

-      Emirciğim, iyi futbol oynamak çalışmayı, antrenman yapmayı gerektirir. Arkadaşın çok çalışıyor. Sen de gol atmaya değil, çalışmaya, antrenmanlarına yoğunlaşırsan sen de iyi oynayabilirsin. 

Bizler ancak çalışmaktan, elimizden geleni yapmaktan sorumluyuz. Gördüğün, başarılı sporcuların hepsi çok büyük emeklerle, çok çalışarak o kadar iyi oynuyorlar. 

Emir’e bunları söylerken kendisini ve kendi hayatını, isteklerini düşündü…

“Sabahları erken kalkamamaktan yakınıyorum ama akşam geç yatmaya devam ediyorum.

Her ay kredi kartı borcumu görünce daha dikkatli harcayacağım diyorum, yine istediğim her şeyi almaya devam ediyorum. 

Yaşım ilerliyor, sağlığıma dikkat etmem gerekiyor diyorum ama spora devam etmiyorum. 

Kilo vermem gerek diyorum, canımın istediğini yiyorum.” dedi.

Son yıllarda kendisini çok değersiz hissettiğini düşündü. Sonra aklına arayacağım deyip aramadığı arkadaşları, söz verip katılmadığı buluşmalar, üstünden zaman geçtiği için gitmeye utandığı taziyeler, akrabalarının katılmadığı nişanları, düğünleri geldi aklına. Belki de her birinde onlara kendilerini değersiz hissettirmişti.

Anne-babasını düşündü sonra... Ne zamandır gidip uzun uzun oturmuyordu yanlarında. Hep geçerken uğramalar, bir şey alıp bırakmalardan ibaretti ziyaretleri. Eskiden her ay tüm aileyi bir araya getirir, herkesi görür, mutlu olurdu.

Neden bu kadar bireyselleşmişti son yıllarda? Bireyselleştikçe kendine daha çok vakit ayıracağını düşünürdü ama hiç öyle olmamıştı. Sadece alışverişe, tüketime daha fazla vakit ayırır olmuştu.

Oğluna “Eren çok çalışıyor demişti.” Başarısının sebebini ortaya çıkarmıştı. Sonuca bakma, sebeplerine bak demişti.

“Problemlerin çözümünü dış dünyada aradıkça burnumun ucundaki çözümleri görememişim.” dedi.

İnsan ancak yaşadıklarına doğru yerden bakarsa problemleri ve çözümlerini görebiliyordu çünkü.

Bu hayatta kimse kimse için bir şey yapamıyor, herkes ne yaparsa kendisine yapıyor. Başkalarına kendilerini değersiz hissettirerek ancak kendisi yalnızlaşıyor, değersizleşiyor.

Bir şeyler yapmak istedi. Uzun süredir devam eden düşük enerjisi, kendisini iyi hissetmek için sürekli alışveriş yapması, yedikçe artan iştahını kontrol etmekte zorlanması ve sonuçta hissettiği değersizlik... Hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark etti. 

Oğlunun kendisine pas atılmadığında hissettiği gibi...

Diğer oyuncuların, arkadaşlarının suçu değildi Emir’in kendisini üzgün hissetmesi.  

Daha iyi oynamak için çalışması, takım olmayı öğrenmesi, ihtiyaç görecek becerilerinin ve insanlara iyi gelecek bir enerjisinin ve neşesinin olması gerekiyordu...

 *****

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.

*****