Seçim Hakkı

“Hayat bizden olaylar karşısında seçim yapmamızı ister ve her zaman seçim yapmalıyız. Seçim yapmamak, baskı yapana yardım eder; kurbana değil! Suskunluk, eziyet edeni cesaretlendirir, eziyet göreni değil…!”

İnternette gezinirken gördüğüm şu yazı ne kadarda acıydı benim için. Günümüzü anlatan belki de en derin yazılardan biriydi. Sahi ben seçim yapmış mıydım hayatımın tamamında? Peki ya verdiğim kararlar? Net miydim bu konuda(?)

Öylece durdum, düşündüm, düşündüm, düşündüm… 

Sonra aklıma Filistin geldi...

İçimde bir yerde acıyan, kalbimi dağlayan süreç: Filistin’e yapılan zulüm, Filistin’e yapılan katliam…

Üşüdüğünde kombiyi açan biz ve soğukta ayakkabısız, kıyafetsiz gezen çocuklar…!

Eline kıymık battığında ağlayan biz ve bombaların arasında titreyen her yeri çamur olmuş insanlar…!

Cinsiyet öğrenme partileri yapan biz, yıkık ve metruk bir evde doğum yapmaya çalışan Filistinli anne…!

Önüne serilen çeşit çeşit sofraya burun kıvıran çocuğumuz ve, günlerce yemek yememiş masum çocuklar, bebekler…!

Ne de korkunç bir tablo öyle değil mi? Aç gezen ama mutlu çocuklar, evlatları ölmüş ama sabırlı ebeveynler, korkudan sütü kesilmiş anneler… Dillerinde tek bir cümle: “Çok şükür.”

Savaşın ortasında dünya sırtını dönmüşken, hiçbir şekilde gerçekleri yansıtmazken, yardım bekleyen bir kardeşim varken ben ne yapıyorum, seçimim ne?

“Bu onların sınavı bana ne! Hem benim ülkem de değil!” diyen büyük konuşmalar...

Evet! Bu onların sınavı! Ancak verdiğimiz her tepki de bizim sınavımız.

Filistinli insanlarda gördüğümüz neydi? Hiç düşündük mü? Metanetlerini nasıl böyle koruyorlar? 

Bunların karşılığı olsa olsa bir hakikattir. O da: Cesaret ve Samimiyet! 

Şu zor dönemde Filistin de olmak demek; bomba sesini eğlenceye çevirmeye çalışan bir baba demek… Yıkık evlerin kumlarından kale yapan çocuk demek. Evde tek başına doğum yapıp, gülümseyen anne demek. Zor şartlarda harabe bir hastane de ölen çocuklarını görüp de metanetini koruyup sağ olan hastaların derdine koşan doktor demek. Ailesini kaybetmesine rağmen, umudunu kaybetmeyen halk demek…

Çünkü, umut hep var! İnsan umuduyla kaygısı arasında yaşar.

Madem bu, benim de sınavım, payıma düşen ne? Seçim hakkı

Ey insanoğlu! Seçimini neyden yana kullanıyorsun! Susarak zalimin mi yanındayım? Elimden geleni yaparak zulme uğrayanın mı?

Peki ben ne yapabilirim elimden ne gelir? Kötü bir olay karşısında; önce elinden geleni yap, elinden bir şey gelmiyorsa dilinle bu durumu yay, onu da yapamıyorsan yüzünü ekşit ki tarafın belli olsun…

Deneyimsel Öğreti der ki;

Hayat bizim neye rağmen ne yaptığımıza bakar…

Hayata doğru cevap verirsek o da bize en doğru sonucu verir.

Ey benim yüreğimi dağlayan küçük çocuk;

Dilerim gülümsemen eksik olmaz… Sana o gülümsemeyi vereni bilir, O'na güvenirim!

Dilerim kurtuluşun umutla olur… Cesareti kalbine indireni bilir, sevinirim...

Dilerim güzel günler senin olur… Umudu sana aşılayanı bilir, O'nun adaletine güvenirim!

Ve bilirim ki;

Vaad edilmiş bir toprak yok ama vaad edilmiş bir lanet var!!!

Ve birileri, o laneti hak etti…

Üstelik, bütün çocuklar öldürülse de elbette bir Musa sağ kalacak!

*****

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.

*****