- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Öne Çıkan Yayın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Çocuk olmak ne güzeldi. Keşke çocuk olarak kalabilseydim, diye düşündü Yağmur. Büyünce dertlerinde büyüyor, derlerdi de inanmazdı. Tabi o zaman nasıl anlayabilirdi ki? Hatta asıl çocukların çok derdi vardı ona göre: İstediğin yere gidemiyorsun, istediğini alamıyorsun. Annen kabul edecek de baban izin verecek de anca bir şeyler yapabileceğiz… Bunlar baya büyük problemlerdi aslında!..
Mutfaktan gelen kahve kokusu Yağmur’un anılarını canlandırmıştı. “Bu koku, annemin altın günü kokusu” diye düşündü. Sonra kahvenin kokusu alıp götürdü Yağmur’u…
Annesinin günlerinden biriydi ve tabi ki zorla götürülmüştü. Yağmur için kalabalık travma sebebiydi; hiç sevmezdi o altın günlerini. Ama o gün, O’nu üzen sadece kalabalık değildi. Herkesin çocuklarını övdüğü gündü. Bir anda annelerden birisi ”hadi çocuklar şiir okuyun, herkes ezberlediği şiiri okusun bizde dinleyelim” demişti.
Ardından herkes şiir okuyor anneler de alkışlıyordu.
Ama bu nasıl olur? Herkes ona bakarken nasıl okuyacaktı ki? Yağmur için bunu yapmak çok zordu ve hiç yapmak istemiyordu. Böyle anlarda hemen bir bahane bulurdu. O an da “ben hiç şiir sevmem, hiç ezberimde yok zaten” demişti ki hemen annesi “aa olur mu evladım, daha geçen Annem Şiiri’ni ezberledin ya! Hadi oku kızım...”
Yağmur, kızarmış, sıcaklamış ve “hayır ya istemiyorum” diyerek kaçmıştı. O gün yaşadığı olay, bugün bile hala canını yakıyordu.
Bu konu üzerinde düşünmeyi bırakamadı Yağmur. Bitmeyen, sonu gelmeyen problemiydi hayatının zaten… İstese de göz ardı edemiyordu ki... Yağmur kendini bildi bileli insan içinde konuşmaktan heyecanlanır ve bu durumlardan kaçardı. İlkokul, ortaokul, lise… Üniversitede bile, sunum yapmaktan bir şekilde kaçmıştı. Sunum yapılması istenen derslerde arka planda olmayı tercih ediyor, slaytları hazırlıyordu. “Yeter ki sahneye çıkmayayım, topluluk önünde konuşan kişi ben olmayayım da her işi yaparım” diyordu.
“Sunumu hazırlarım siz de sunarsınız“ cümlesini az mı kurmuştu. Köşeye sıkıştığı durumlarda da stresten hasta olur okula gitmez, bir şekilde o sunumu yapmazdı.
Şimdi okul biteli 3 yıl olmasına rağmen bir şeyler hala yolunda değildi... Arkadaşlarının her biri belli firmalara girmiş, emin adımlarla kariyerinde ilerliyorlardı. Ama Yağmur “aceleye gerek yok, daha yaşım erken, biraz hayatımı yaşayayım, hem paraya ihtiyacım yok” diyerek iş görüşmesine bile gitmiyordu. Sırf birilerinin karşısında konuşmak zorunda kalacağım, mülakata gireceğim, ya başaramazsam korkusuyla, kendi kendine engeller koymuş, hareketini kısıtlamıştı.
Yağmur, iş konusunda hiç harekete geçmemişti ve çeşitli bahanelerle ertelemişti görüşmelerini. Hareket etmediğinden dolayı da kendini başarısız görüyor gitgide özgüvenini kaybediyordu. Ama bunun için de hiçbir adım atmıyordu.
Bunu dert ediyordu ama hiç bir şey değişmiyordu hala bu korkusunu yenemediği günler geçiriyordu.
Ta ki birkaç arkadaş bir araya gelip uzun uzun sohbet ettikleri o güne kadar. Hepsinin hayatları boyunca çok zorlandıkları konular olmuştu ve hepsi farklı farklıydı. Birisi en ufak şeyde öfkeleniyordu; bunu aşamıyordu bir türlü. Diğerinin, herkes benim kilomla dalga geçiyor, çok kiloluyum kaygısı… Birinin param biterse ne yaparım endişesi. Farklı farklı…
Kendi kendimize attığımız prangalar... “Ya yapamazsam”lar.. “Ya başarısız olursam bana ne derler” gibi düşünceler... Bunları aşırı önemseyip, duyguların kontrol edilememesi. Öfke, utanç, kaygı, korku… İnsanın kendini kelepçelemesi...
Peki insan bu kaygılarını kontrol edebilir mi?
İnsan bir şeyi anladığında çok şey değişiyor aslında. Neden bunlar benim için bu kadar önemli, diye sormakla başlayabiliriz? Yani asıl önemli olanı arayabiliriz…
Biraz çaba ve kararlılıkla neden olmasın ki?
*****
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.
*****
Yorumlar
İnsanı kelepçeleyen kendisi gerçekten
YanıtlaSilİnsan neye inanıyorsa o şekilde yaşıyor. Bu sebeple insanın gerçek olana inanıyor olması kıymetli💫
YanıtlaSilİnsanın en büyük kötülüğü yine kendine… Ne güzel bir yazı olmuş, ne güzel anlatmış…
YanıtlaSilİnsan yaşadığı sorunu, bir tek kendisinin yaşamadığını fark edince bi rahatlıyor nedense… (: Sanki bi çözülmesi ile ilgili tekrar bi umutlanıyor… Teşekkür ederiz bu kıymetli yazı için 😊
YanıtlaSilAh ne doğru insan bir tek kendi çok acı çekiyor zannediyor mesele onu çözerken öğrenmek gelişmek iyiye gitmek:) kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsanın en büyük düşmanı aynada ki kişidir cümlesinin ne demek olduğunu şimdi anladım. Kimse bize, bizim kendimize verdiğimiz zararı veremiyor. Çok üzücü...
YanıtlaSilTeşekkür ederiz yine bizi aydınlattınız🥰
Kaleminize kuvvet kelepçelerden nasıl kurtulurum sorusunu soranlara güzel bir cevap niteliğinde… 🌿👌
SilHayatta ‘kesinlikle yapamam’ dediklerimiz, ‘onsuz yaşayamam’ sandıklarımız; dirençlerimiz, bağımlılıklarımız değil mi kelepçelerimiz! Nasıl şekilleniyor, nerede başlıyor; buna dair çok güzel bir yazı olmuş! Kaleminize sağlık👏
YanıtlaSilKelepçeleme kendini… Herkesin kendini kısıtladığı o can acıtı noktaları hatırlattı… Hepimize çözümler nasip olsun inşallah 😍
YanıtlaSilİnsanın pek önemsemediği ama en çok gol yediği yerler...
YanıtlaSilşuanda bizim evin konusu buydu ve yazınızı ailece okuduk. ihtiyaç giderdiniz teşekkür ederi🌺☺
YanıtlaSilHerkesin hayatında gerçekten böyle irili ufaklı hikayeler mevcut.. Eminim herkes okurken bir şeyler aklında canlanmıştır. İnsanın kendinden başka dostu da düşmanı da yok. Peki kendimizle dostluğumuzu mu düşmanlığımızı pekiştireceğiz asıl mesele bu.. Bu kadar çok kelepçe varken şu soruyu sormak neden bu kadar zor. Neden bunlar benim için bu kadar önemli?
YanıtlaSilAhh insan... en çok da kendine kazık atıyor... Yedi cihan bir araya gelse, insanın kendine yaptığı zulmü başka biri yapamaz...
Silİnsan en çok kendine engel.
YanıtlaSilEngelleri aşıp razı olarak, razı olunarak Son geldiğinde “Galip” olanlardan olma ümidiyle okudum yine…
Herkesin hayatta zorlandığı yerler farklı..
YanıtlaSilİnsanın en büyük engeli kendisi, kelepcelerimizi kirarsak çok yol alacağız.
YanıtlaSil