- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Öne Çıkan Yayın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gülay o sabah bir akrabasının cenaze törenine katılmak için Ankara’ya doğru yola çıkmıştı. Bir taraftan araba kullanıyor bir taraftan da zamanın nasıl hızla akıp geçtiğini düşünüyordu. Daha dün gibiydi, birlikte tatil yapmışlardı. Dün gibi derken… Düşününce 20 yıl olduğunu anlayıp iyice hüzünlendi. Keşke hastalığında bir kez ziyaretine gidebilseydim diye geçirdi içinden.
Evet zaman çok hızlı akıp geçiyordu ama o kadar hızlı akıp gitmesine o kadar kıymetli olmasına rağmen, belki de şu dünyada kıymetini bilmediğimiz birkaç şeyden biriydi. Şarkıda da dediği gibi “öyle de geçiyor zaman, böyle de geçiyor zaman.” Evet, Öylece akıp gider. Bizler amaçsız hedefsiz lüzumsuz işler peşinde koşarken bir de bakmışız ki o kaçınılmaz sona yaklaşmışız. Öylesine geçmiş bir hayat. Sonrasında, şimdiki aklım olsaydı şunu da yapardım, ile başlayan cümleler…
Gülay daldığı düşüncelerden kendini soyutlayamıyordu. Kendi hayatı gelmişti gözlerinin önüne. Geçmişte yaptıkları, bugünü, gelecekle ilgili planları, hayalleri… 45 yaşındaydı, bir yanda hayata bir türlü geçiremediği çok büyük hayalleri, bir yanda nasıl olsa bir gün yaparım diye ertelediği ne çok şey vardı. Ama acaba yapacak zamanı var mıydı?
Başı sonu belli olan bir zaman dilimi içinde bu dünyada bulunuyoruz. Bu zaman dilimine de “ömür” diyoruz. İnsan ömrünün ortalama 70 yıl civarı olduğunu düşünürsek, bu çok da uzun bir süre sayılmaz. O halde zaman bir dakikası bile boşa geçirilmeyecek kadar kıymetli. Boşa geçirilen her an pek çok fırsatı da beraberinde götürüyor.
İnsan nasıl ki gece 6-7 saat uyumasına rağmen sabah uyandığında o süre insana sanki gözünü açması ile kapaması bir olmuş gibi çok kısa geliyorsa, bu dünyada geçirdiğimiz süre de bize belki bir gün belki de bir günden daha kısa gelecek. Nereden anlıyoruz bunu? Hani bazen şöyle cümleler kurarız ya… “Ne çabuk geçti yıllar… Ne ara büyüdün sen? Daha dün gibi… Göz açıp kapayıncaya kadar geçti… O kadar oldu mu yaa?...”
O kadar çabuk geçen bir şeyse zaman o kadar da kıymetli olmalı… Ancak yaşarken onun kıymetini çok da anlayamıyor insan. Gereksiz, kimseye faydası olmayan işlerle ömrünü tüketiyor. Ya da sürekli nasıl olsa bir gün yaparım diyerek sürekli bir şeyleri erteliyor.
Zaman durmuyorsa, hareket eden bir şeyse ama biz hareket etmiyorsak, ona uyum sağlayamadığımız için kendimizi de maddi manevi geliştirmekten uzak bırakıyoruz demektir. İşte bütün mesele o kısıtlı olduğunu bildiğimiz zamanı nasıl verimli değerlendireceğiz?
Hani klasik bir soru vardır ya birbirimize sorduğumuz: “Boş zamanlarını nasıl değerlendirirsin?”
Aslında boş zaman diye bir şey yoktur; boşa harcanan zaman vardır.
İşte o boşa harcanan anları nasıl dolu dolu yaşarız?
Sabahın erken saatleri kimselerin ortalıkta olmadığı vakitler en kıymetli anlardır. Güne herkesten önce başlamak, o günü planlamak, hedeflerine konsantre olmak için çok büyük fırsatların olduğu vakitlerdir. Atalarımızın da söylediği gibi “erken kalkan yol alır.” Çocukluğunu köyde geçirenler bilir; büyükler sabahın ilk ışıkları ile birlikte tarladaki işlerini halleder gelir, sonra hep birlikte kahvaltıya oturulurdu.
Başarılı insanların pek çoğunun da başarılarındaki en önemli etkenlerden birinin erken kalkmak olduğunu biliyoruz. Bir öğrenci erken kalkıyorsa, hem erken saatlerde zihin daha dinlenmiş olacağından algılama ve konsantrasyonu daha yüksek olacak hem de çalışma ve tekrar yapma için daha çok zamanı olacaktır. Bir ev hanımı ise sabah erken saatlerinde işlerini halledeceğinden, günün kalan kısmında bir şeyler öğrenmeye kendini geliştirmeye, kitap okumaya, spor yapmaya ve daha birçok şeye vakti kalacaktır. Bir esnaf ise dükkanı erken açıp arka plandaki işleri tamamlayıp yeni tedbirler, stratejiler üzerine kafa yormak için vakit bulacaktır.
İnsan ömrünü geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek diye bölümlere ayıracak olursak… Geçmiş geçmişte kaldı, anı yaşayalım ve gelecekle ilgili hayaller kuralım, planlar yapalım diye düşünebilir insan. Evet geçmiş günahıyla sevabıyla, hatasıyla doğrusuyla geçmişte kalmış olabilir. Ama geçmişe dokunabiliriz. Nasıl dediğinizi duyar gibiyim.
İnsan geçmişinden deneyim çıkardığında ve aynı hatayı bugün yapmadığında işte geçmişine dokunmuş olur. İnsanın geleceğe dair planlar yapmasında sıkıntı yoktur. Ancak gerçekleştiremeyeceği büyük hayallerin peşinde koşması yarı yolda pes edip ondan vazgeçmesine sebep olur. O yüzden mükemmel yapmanın peşinde koşmadan, “yarın yaparım, emekli olunca yaparım, bir gün nasıl olsa yaparım” demeden, “az” demeden, ertelemeden, bugün ne yapabiliyorsak ne kadarını yapabiliyorsak yapalım. Çünkü yarınımızdan tam olarak emin olamıyoruz; öyle değil mi?
*****
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Kim Kimdir? Semineri, insan tanıma becerilerimizi geliştirmek ve buna göre iletişimimizi daha kaliteli bir seviyeye getirmek için tasarlanmış özel bir programdır. Bu programda, insanları ve kendimizi daha nitelikli ve detaylı tanıyabilmek için ihtiyacımız olan bilgiler sunulur.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık Programı, kolayca anlaşılabilen, hemen hayatınıza alabileceğiniz, faydasını tüm ilişkilerinizde görebileceğiniz ve yine tüm ilişkilerinizde kullanabileceğiniz üst versiyon bir programdır.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Başarı Psikolojisi Semineri, benzersiz içeriğiyle baştan sona bir strateji eğitimidir. Tüm hayatınızda ve süreçlerinizde kullanabileceğiniz, kolayca anlayıp hemen hayatınıza alabileceğiniz ve faydasını toplamda kat kat görebileceğiniz stratejiler sunar.
Yorumlar
Elinize sağlık ...Deneyim transferini ne güzel tanimlamissiniz ... Geçmişe dokunmak ❤️🍀... Buradan öğrendiklerimizle da daha güzel bir gelecek dizayn etmek. Kısacık hayatımızda hiçbir şeyi ertelememek basite disipline olup az ile başlamak ...
YanıtlaSilZamanın önemini fark ettiren bu güzel yazı için teşekkürler 🌸
YanıtlaSilKime sorarsan sor...
YanıtlaSil"Nasıl geçti anlamadım" diye alırız cevabı...
İster genç ister yaşlı...
Daha dün gibi deriz,
hep bir ağızdan sanki...
Su gibi akıp gidiyor hayat... ve sonra anlıyor ki insan tekrarı yok... sonra bir telaş... eyvah...
SilSonra bir cümle çıkıyor karşına;
Erken kalkan yol alır...
Bir ömrün kıymeti, bir günün nasıl geçtiği ile ölçülür...
Hadi bakalım gün doğmadan sen doğ...
Geçmişe dokunmak…
YanıtlaSilGeçmişe dokunmak geleceğe de ışık olunca ahh nasıl kıymetli bir zincirleme… her iki yöne açılış… gelişme…
Nasip olsun 🙏🏼
Bugün ne yapıyorum¿
YanıtlaSilŞuan ne yapıyorum ¿
İşte bu sanırım hem geçmişi, hem geleceği aydınlatan… 🧡
Zaman insanı en çok yanıltan…
YanıtlaSilGerçek zamanı gelince ortaya çıkan…
Doğru zamanda gerçeğin tarafında yer almak dileğiyle 🤲
Sonra yaparım diye ertelediğim birkaç şey geldi aklıma gerçekten yarının garantisi yok eskiden daha kolay yapabilirdim şimdi daha zor ertelenince büyüyor
YanıtlaSil